Camları Silmek, Gerçeği Görmek!
Sıradan bir insan vaktini nasıl geçireceğini, çalışkan bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür… Bu düşünce çalışkan ile tembelin terazideki belirgin farkını özetler…
Tembeller emeksiz, hedefsiz ve önyargılı tutumlarıyla gün için yaşarken; çalışkanlar az konuşup işi için çaba verir, gelecek için proje geliştirip daima ileriye bakar… Sonuçta, her zaman istedikleri hedefi yakalayan ve başaranlar da, elbette istisnasız hep çalışkanlar olur!..
Genç bir çift yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlardı. Sabah kahvaltı yaparlarken, o sırada pencereden karşı komşularının çamaşır astığını gördüler. Kadın kocasına,
“Bak! Gördün mü, çamaşırları yeterince temiz değil! Bence bu kadın çamaşır yıkamayı bilmiyor! Muhtemelen de doğru dürüst bir deterjan ya da kaliteli sabunu kullanmıyor olmalı!” dedi. Kocası ona baktı ve sonra hiçbir şey söylemeden kahvaltısına devam etti.
Ne var ki kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah kocasına aynı yorumu, aynı tonda yapmaya devam etti. Bir ay kadar sonra bir sabah, bu kez komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırdı ve eşine dönerek konuştu:
“Bak, gördün mü! Komşu hanım sonunda çamaşır yıkamayı öğrenmiş! Merak ediyorum kim öğretti ki acaba?’”
Kadının kocası, eşine kısa bir yanıt verdi:
“Ben, bu sabah biraz erken kalkıp bizim pencereyi sildim!..”
Aslında başkalarını izlerken tanık olduklarımız, baktığımız kendi penceremizin ne kadar temiz olduğuna bağlı... İşin doğrusu; birini hırpalamadan, eleştirmeden ve hemen yargılamaya başlamadan önce; zihin durumumuza bakmak ve “temiz ve iyi” olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek olmalı…
Amerika’da, döneminde Robert Fulton’un Clament adındaki ilk buhar gemisi, Hudson Nehri’nde ilk seferine hazırlanıyordu. Nehrin iki yakasında, bu tarihi olaya tanık olmak için binlerce insan toplanmıştı. İzleyenlerden biri de, karamsar ve yaşlı bir çiftçiydi. ”Göreceksiniz, bu gemiyi yürütmeyi asla başaramayacaklar!” diyordu.
Bir süre sonra tam aksi oldu ve gemi çalışarak süratini de gittikçe arttırdı... Hızı arttıkça, geminin bacasından çıkan duman koyulaştı ve izleyenler bu büyük başarıyı çılgınca alkışladılar…
Karamsar, yaşlı çiftçi ise gördüklerine şaşkınlık içinde baktı, başını iki yana sallayarak bu kez yine konuştu:
”Göreceksiniz; bu gemiyi asla durduramayacaklar!..”
Kısaca:
Gelecek; yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen, emek veren ve işini seven çalışkanlara aittir!..
Tembeller emeksiz, hedefsiz ve önyargılı tutumlarıyla gün için yaşarken; çalışkanlar az konuşup işi için çaba verir, gelecek için proje geliştirip daima ileriye bakar… Sonuçta, her zaman istedikleri hedefi yakalayan ve başaranlar da, elbette istisnasız hep çalışkanlar olur!..
Genç bir çift yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlardı. Sabah kahvaltı yaparlarken, o sırada pencereden karşı komşularının çamaşır astığını gördüler. Kadın kocasına,
“Bak! Gördün mü, çamaşırları yeterince temiz değil! Bence bu kadın çamaşır yıkamayı bilmiyor! Muhtemelen de doğru dürüst bir deterjan ya da kaliteli sabunu kullanmıyor olmalı!” dedi. Kocası ona baktı ve sonra hiçbir şey söylemeden kahvaltısına devam etti.
Ne var ki kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah kocasına aynı yorumu, aynı tonda yapmaya devam etti. Bir ay kadar sonra bir sabah, bu kez komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırdı ve eşine dönerek konuştu:
“Bak, gördün mü! Komşu hanım sonunda çamaşır yıkamayı öğrenmiş! Merak ediyorum kim öğretti ki acaba?’”
Kadının kocası, eşine kısa bir yanıt verdi:
“Ben, bu sabah biraz erken kalkıp bizim pencereyi sildim!..”
Aslında başkalarını izlerken tanık olduklarımız, baktığımız kendi penceremizin ne kadar temiz olduğuna bağlı... İşin doğrusu; birini hırpalamadan, eleştirmeden ve hemen yargılamaya başlamadan önce; zihin durumumuza bakmak ve “temiz ve iyi” olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek olmalı…
Amerika’da, döneminde Robert Fulton’un Clament adındaki ilk buhar gemisi, Hudson Nehri’nde ilk seferine hazırlanıyordu. Nehrin iki yakasında, bu tarihi olaya tanık olmak için binlerce insan toplanmıştı. İzleyenlerden biri de, karamsar ve yaşlı bir çiftçiydi. ”Göreceksiniz, bu gemiyi yürütmeyi asla başaramayacaklar!” diyordu.
Bir süre sonra tam aksi oldu ve gemi çalışarak süratini de gittikçe arttırdı... Hızı arttıkça, geminin bacasından çıkan duman koyulaştı ve izleyenler bu büyük başarıyı çılgınca alkışladılar…
Karamsar, yaşlı çiftçi ise gördüklerine şaşkınlık içinde baktı, başını iki yana sallayarak bu kez yine konuştu:
”Göreceksiniz; bu gemiyi asla durduramayacaklar!..”
Kısaca:
Gelecek; yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen, emek veren ve işini seven çalışkanlara aittir!..
