Parkta Bir Sihirli Lamba
Aynı şirkette görev yapan bir pazarlamacı, pazarlama şefi ve pazarlama müdürü, bir öğlen paydosunda işyerine yakın lokantaya giderlerken bir parktan da geçerler. Tam o sırada da parktaki banklardan birinin üzerinde parıldayan sihirli bir lamba bulurlar.Bu durumda yapılması gerekeni de yapıp, hemen lambayı ovarlar ve tabii lambanın içinden da heybetli bir cin çıkar!Cin, ”Aslında 1 kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama siz üç kişi olduğunuz için, hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım!”der. Der demez de pazarlama şefi hızla öne fırlar ve “'önce ben!” diyerek cine dileğini söyler:“Bahamalarda muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve bundan sonra hiçbir dert hayatıma girmesin!” Ve dileğinin arkasından, hooop ortadan kaybolur.Bu defa pazarlamacı, “şimdi sıra bende!”diyerek öne atılır:
”Hayallerimdeki kadınla Havai sahillerinde yaşamak, en iyi arabaların sahibi olmak ve kendimin de patronu olmak istiyorum.” der ve hoop, o da ortadan kayboluverir.Cin, “Şimdi sıra sende!” der ve pazarlama müdürüne sorar:
“Senin isteğin nedir?””Bunların ikisini de öğleden sonra işlerinin başında görmek istiyorum!”Şimdi bu hikayeden nasıl bir kıssa çıkar derseniz, sanırım yanıtı da şöyle olmalı:En iyisi işinizde, iş yerinizde yöneticiniz olan birinin her zaman için önce konuşmasına izin verin!.. Bir şirket hikayesi daha anlatalım:Şirketin insan kaynakları yöneticisi, iş başvurusuna gelen adaylara şunu soruyor:“Sorunun doğru cevabı yok. Ama vereceğiniz cevap, sizi tanımamızda etkili olacak.”
Olay şöyle:Karanlık, yağmurlu bir gece, yağmur yağıyor. Fırtına var, gök gürlüyor ve siz sabaha karşı iki sularında, yalnız ve ıssız bir yolda araba kullanıyorsunuz.Arabanız iki kişilik…Biraz ilerde otobüs durağında ise üç kişi bekliyor. Birincisi doktor ve kendisi daha önce hayatınızı kurtarmış. İkinci kişi, çok yaşlı ve hasta. Soğuktan ölmek üzere. Üçüncüsü, aşık olduğunuz ve bugüne kadar kendisine duygularını söyleme fırsatı bulamadığınız bir kadın… Hava gittikçe kötüleşiyor ve arabanızda sadece bir kişiye yer var.Böyle bir durumda ne yapardınız?..” Görüşmecilerden kimilerinin yanıtları tahmin edebileceğiniz gibi şöyle: ”Hasta adamı en yakın hastaneye götürürdüm.””Doktor daha önce hayatımı kurtardığına göre onu alırdım.” ”Hasta adam tabi ki önemli ama kendi geleceğim ve hayatım için aşık olduğum kadını alırdım.” Bununla birlikte yine de cevap verenlerin yüzde 90’ı yaşlı adamı alacağını söylemiş. Sonrasında sadece bir kişi işe alınmış. Alınan kişinin yanıtı şu: “Arabadan inip anahtarı doktora veririm… Doktor benim hayatımı kurtardığı gibi, yaşlı adamı da hastaneye yetiştirip iyileştirebilir. Böylece ben de hayatımın aşkıyla otobüs durağında baş başa kalırım. Üzerimdeki montu ve şemsiyemi ona verir, sonra da aşkımı ilan ederdim!..” Şimdi bir toparlama yapalım:“Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula!”Bence bu arkadaş, Konfüçyüs’ün bu deyişini kesinlikle biliyordu…Ona da aşk olsun!...